Kahvalti hazir olunca hemen oturup yemege basladik. Tabi isletme sahibimiz bizi Karadeniz türkülerinden eksik birakmadi. Oldukça neseli bir sabah oldu. Sonrasinda Sümela Manastirina gitmek üzere yola çiktik. Lastiklerim eskidigi, kanallarin derinligi iyice azaldigi için derin su ve çamura girmek benim için ekstra risk teskil ediyordu. Onun için dönüs yolunda oldukça temkinli kullandim. Yalniz bir ara bir koyun sürüsünün yanindan geçerken islik sesi duydum. Sisli havanin içinden aynadan baktigimda sürünün arasindan gayet sinirli bir köpegin pekte misafirce olmayan bana dogru gelisini gördüm. Ayni anda önümde Yusuf Yusuf isimli ikizler belirdi :) Biraz gazlayip kaçmak istedigimde gün boyunca yagan yagmurda islanmis toprak zeminde iyice kaymaya basladim. Allahtan sürüden biraz uzaklasinca pesimi birakti. Umut önümde mutlu mesut yoluna devam ediyordu.